Kayıtlar

Kasım, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İçe dönük olmak nedir?

Resim
Neden bazı insanlar yanlarında başkalarını ister, macerayı severken bazıları da yalnız kalmaktan hoşlanır? Her şey beynimizin ödül algısıyla ilgili. Cumartesi gecesini kalabalık bir barda mı yoksa evinizde battaniyeye sarılmış, iyi bir kitaba gömülmüş olarak mı geçirmek istersiniz? Büyük bir arkadaş grubuyla maceralı bir spor tatilinden mi, yoksa bir-iki arkadaşınızla sakin bir tatilden mi zevk alırsınız? Bu sorulara yanıtınız çok net olabilir ya da iki ucu değil de ortalarda bir yeri tercih ediyor olabilirsiniz. İşte bu duygularımızın kaynağı, beynimizin ödüllere verdiği tepkilerle ilgili. Hepimiz dışa dönüklük ve içe dönüklük arasındaki spektrumda bir yerdeyiz; farklı koşullarda birine ya da diğerine daha yakın olabiliriz. 20. yüzyıl başlarında psikolog Carl Jung’un popüler hale getirdiği bir terim olan dışa dönüklük ya gerçekten daha yaygın olduğu için ya da daha çok ses çıkardıkları için dünyada hakim olan taraf gibi görünüyor. Peki insanı dışa dönük yapan nedir? Bugün ...

Belki de Sorun Özgüven Eksikliğidir

Resim
Kişinin yaşamında önem taşıyan kavramlardan biri de öz güven. Kendini rahatça ifade etmekten sosyalleşmeye, benliğine anlam katmaya dek birçok konuda kişive vardımcı olan öz güvenin temelleri çocukluk çağında atıldığından, bu konuda anne - babalara önemli görevler düşüyor Çocukluk günlerine, okul yıllarına, sosyal ortamlarınıza ya da iş hayatınıza dair hatırladığınız kişileri durup düşünün... Kimler aklınızda kaldı? Yakın arkadaşlarınız dışında çok sessiz ya da kendine güveniyle dikkat çekenler mi geliyor aklınıza? O halde öz güvenin öne çıkan bir özellik olduğunu söylersek yanlış olmaz. Öz güveni "Kişinin kendi değerine yönelik global değerlendirmesi, benlik kavramının bir yönü..." olarak tanımlayan , konuyla ilgili sorularımızı yanıtlamadan önce, öz güvenin yaşamdaki rolünü şöyle açıklıyor: "Öz güven, hayatın tümüne etki ediyor. Bir ortamda rahatça kendini anlatabilmek, fikir belirtmek gibi süreçlerde doğrudan önem taşıyor. Dolayısıyla, kendini ortaya koymak ya da gizl...

Kişilerarası İletişim Problemleri

Resim
Kişilerarası ilişkilerde yaşanan güçlükler, bugün tek başına bir tanı kategorisi olmamakla birlikte çeşitli psikopatolojiler açısından önemli bir yatkınlık faktörü ve kişinin genel iyilik halini olumsuz yönde etkileme potansiyeline sahip bir olgudur. Söz gelimi, günümüz psikoterapi yaklaşımlarının önemli bir bölümü, depresyonun kişilerarası ilişki zemininde oluştuğunu ve ilişki düzeldikçe depresyonun da düzeleceğini öngörür. Bunlara göre, kişinin sosyal bağları, bunların kalitesi kişinin sosyal uyumunda ve depresyona yatkın olmasında temel rol oynar. Depresyonun yanı sıra, kişinin uyumu üzerinde bozucu etkiye sahip pek çok duygusal ve psikolojik sorun da kişilerarası alanda kendini gösterir. Kişinin yerleşik ilişki kurma örüntüleri, kişinin kendine ve diğerlerine ilişkin olumsuz algılarının değişmesine olanak vermediği için bu alandaki sorunların kronikleşmesine neden olabilir. Bu nedenle kişinin kendisi ve çevresiyle huzur  ve doyum verici ilişkiler kurmasının güçleşme...

Bibliyoterapi: Okuma ile İyi Oluş

Resim
Yazınsal kaynaklar çoğu zaman psikolojik iyi oluşu başlatır ve bu psikolojik iyi oluşun devamlılığını destekler. Kitaplar bunu kişilere farklı bakış açıları sunarak, kişinin hayat öyküsü ile kitaptaki olay örgüsünün benzerliklerini ve farklılarını göz önüne sererek ve aynı zamanda insanların hayatta karşılaştıkları sorunlara değişik çözüm önerilerinde bulunarak yaparlar. Kitapların, insanların bu ruhsal iyileşme sürecini desteklediğinin fark edilmesiyle birlikte çeşitli yazınsal kaynakların kullanıldığı alternatif bir terapi çeşidi olan bibliyoterapi ortaya çıkmıştır. Bibliyoterapi uzun yıllardır kullanılan yaygın bir terapi modelidir ve pek çok farklı şekilde tanımlanmıştır. Cohen(1994) bibliyoterapiyi bir terapistin rehberliği ya da müdahalesi ile literatür kaynaklarının terapatik amaçlı olarak kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Russell ve Shraches (1950) ise  bibliyoterapiyi bireyin kişiliğini değerlendirmede, uyumunu sağlamada ve olgunlaşmasında kullanılabilen, b...

Müzik Terapisi

Resim
Müzik Terapisi Tarihin ilk dönemlerinde şamanlarla başlayan müziğin terapötik kullanımı Antik ve Ortaçağ’da Batı medeniyetinde de etkisini göstermiştir. İslam medeniyetinde sufilerin ilgi gösterdiği müziğin iyileştirici gücü Osmanlı ve Selçuklu döneminde devam etmiştir. XX. yüzyıla gelindiğinde II. Dünya Savaşı’ndan yaralı çıkmış askerlerin kaldığı hastahanelerde müzik kullanımının başlamasının sonrasında bu uzmanlık dalının farkına varılmış ve 1960’lı yıllarda müzik ile tedavi uzmanlarının arttırılmasına ve kapsayıcı bir eğitim almalarına yönelik çalışmalar başlatılmıştır. Böylelikle müzik terapi sistematik olarak uygulanan bir disiplin haline gelmiştir.  Dünya Müzik Terapisi Federasyonu (WFMT) müzik terapiyi şu şekilde tanımlamaktadır: Müzik terapisi, bir müzik terapistinin bir danışan (client) veya grupla, onların fiziksel, duygusal, zihinsel, sosyal ve kognitif ihtiyaçlarına karşılık verebilmek adına iletişim, diyalog, öğrenim, mobilizasyon, ifade, organizasyon   ve b...

Uyku Düzeni

Resim
Uyku Düzenini Sağlamak İçin Neler Yapılmalı? Uzun bir süreyi evde geçirdiğimiz bu dönemde yeni bir hayat şekline girdik. Bu nedenle alışkanlık ve ihtiyaçlarımız da yeniden şekillendi. Örneğin uyku alışkanlığın işini, eğitimini gibi pek çok ihtiyacını evde gerçekleştirdiğin için düzensizleşmiş olabilir. Bir türlü uyuyamıyor, uyansan da normal sınırı aşıyor veya gündüzleri uyuyup geceleri uyuyor olabilirsin. Ancak hem bu süreçte bağışıklık sisteminin zayıflamaması hem de psikolojik olarak yorulmaman için bir uyku düzenine ihtiyacın olacak. Bu düzeni sağlaman ve günü daha verimli geçirmen için sana önerilerim  var. Uyku Düzeni Neden Bozulur? Günlük hayattaki yaşam koşullarına göre bir uyku düzenine sahip olmak zorunda kalabilirsin. İşe, eğitime, kendine ayırdığın süreçleri düşündüğünde hepsine yeterli gelecek enerjiye de sahip olmak için belirli saatlerde uyuma ihtiyacı hissedersin. Bedenin de bu sürece bağlı olarak bir uyku düzeni geliştirir. Ancak uzun yolculuklar, yeni bir iş düzen...

Kişisel Gelişim...

Resim
Kişisel Gelişim... Herakleitos der ki;  "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir."  İçinde bulunduğumuz dünya sürekli değişmektedir. Bu durumda insanın değişmesi kaçınılmazdır. İnsandaki değişim; yaşadığımız çevreden, bulunduğumuz sosyal yapıdan, okuduğumuz kitaplardan, izlediğimiz filmlerden, gezdiğimiz yerlerden, hayatımıza aldığımız insanlardan ve daha birçok kanaldan gelir. Bu değişimler istemsizce, bilinçsizce gelişir. Kişisel Gelişim De Bir Değişimdir Kişisel gelişim , rutinden farklı olarak bireyin bilinçli olarak yaptığı, kendini bulunduğu konumdan daha iyiye götürmek için gerçekleştirdiği çabaların sonucudur.  Kişisel gelişim isteği insanın şu anki hal ve durumunu yeterli bulmaması ya da daha iyisini olabileceğini düşünmesi, hissetmesi ve istemesiyle başlar. Kişi, kendini biraz daha öteye taşımak ister. Bundan sonra ilk iş kişinin mevcut konumunu bilmesi ve kendini tanımasıdır. Kendini tanıyan insan ancak kendini gerçekleştirebilir. Bu süreç ise epey zorludu...

Uyku Bozuklukları

Resim
Uyku Bozuklukları Uyku, insan yaşamının 1/3’inden fazlasını kaplayan fizyolojik bir gereksinimdir. Uyku bozuklukları, pek çok ruhsal hastalığa eşlik edebildiği gibi, birincil olarak sadece uyku bozukluğu gelişebilir. Ancak uyku sadece zihinsel yaşamın önemli bir parçası değil, aynı zamanda hormonal düzenlemede de önemli rol alan bir süreçtir. Bu nedenlerle uyku bozukluğu nedeni saptanarak derhal tedavi altına alınmalıdır ve mutlaka nedene yönelik ilaç tedavisi verilmelidir. Başlıca uyku bozuklukları : İnsomnia-Uykusuzluk:  Uykuya dalma güçlüğüdür. Aslında bir psikiyatrik tanı sınıflandırması olup olmadığı durumu oldukça karmaşıktır. Araştırmacıların çoğu uykuya dalma güçlüğünün diğer psikiyatrik durumlara ikincil olarak ortaya çıktığını ve hastalığın tedavisiyle uykuya dalma güçlüğünün de ortadan kalktığını iddia etmektedir. Buna karşı çıkan görüş ise uyku bozukluğunun birincil olduğunu ve diğer klinik tablolardan bazılarının uyku bozukluğuna ikincil olarak geliştiğini ...

Stresle Başa Çıkma

Stresle Başa Çıkma ve Öfke Kontrolü Stres organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesinde ve zorlanmasında oluşan bir durumdur. Bir tehditle karşılaşan birey, bu tehditle başa çıkamayacağına veya geçinemeyeceğine inanmışsa strese girer. Stres fiziksel olarak bireyde çarpıntı, kas gerilimi, kan basıncının artması olarak belirir. Uzun dönemde baş ağrısı, migren, yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları oluşturabilir. Stres duygusal olarak bireyde endişe, karamsarlık, kızgınlık, öfke yaratır. Uzun dönemde kronik anksiyete ve depresyon, psikotik depresyon, fobiler, kişilik değişiklikleri, kişiliğin çözülmesi gibi ruhsal hastalıklar oluşturabilir. Stres zihinsel olarak dikkati toplayamama, unutkanlık, uzun dönemde uyku bozuklukları, takıntılı düşünceler oluşturabilir. Fizyolojik, duygusal ve zihinsel etkilerin sonunda bireyde üretkenliğin azalması, yaşamdan keyif alamama, yakın ilişkilerden uzaklaşma, geriye çekilme, boşluk ve anlamsızlık duyguları oluşabilir. Bireysel bütünlüğü...

Davranış Bozuklukları

DavranışBozuklukları Davranış/Davranım bozukluğu, belirtileri çocukluk döneminden itibaren gözlenen; başkalarının temel haklarına saldırı, içinde olunan yaşa uygun şekilde sergilenmesi beklenen toplumsal değer ya da kuralları hiçe sayma, agresif ve yıkıcı tarzda davranışlar sergileme, karşı tarafı aldatmayı amaçlama (yalan söyleme gibi) gibi tekrar edici davranış örüntüsüdür. Davranış Bozukluğunun Belirtileri Davranış bozukluğu olan bireyler, diğer insanların duygu, istek ve beklentileri ile ilgili olarak empati kurma becerisinden yoksundur. Belirsizliğin eşlik ettiği durumlarda etraftaki insanların niyetlerini düşmancıl ve tehdit edici olarak algılama eğilimindedirler. Saldırgan tarzda tepkiler göstermekle birlikte bu tepkilerinde haklı olduklarını düşünebilirler. Katı, değişmez tarzda düşünce yapısı eşlik ettiğinden, eylemlerinden suçluluk ya da pişmanlık duyma gözlenmez. Genelde kabahati etraftaki kimselere atfetme eğiliminde olurlar (“Bana ters ters baktığı için vurmak zorunda kald...

Müzikle Terapi

Resim
Müzikle Terapi Nasıl Uygulanır? Yetişkinlerin yanı sıra çocuklarda da oldukça başarılı sonuçlar alınabilen ‘Müzik Terapisi’ sağlık açısından oldukça önemli bir yöntem. Pek çok Avrupa ülkesi ve Amerika’da uygulanan müzikle tedavi yöntemi Türkiye’de de bu tedavinin uygulandığı merkezlerden biri olan Reem Nöroloji Merkezi yönetici ve doktoru Mehmet Yavuz, farklı bir uygulama olan klasik müzikle tedaviyi de tercih ediyor ve bu yöntemin bireylerde oldukça başarılı sonuçlar ortaya koyduğunu belirtiyor. Yetişkinlerin yanı sıra çocuklarda da oldukça başarılı sonuçlar alınabilen ‘Müzik Terapisi’ sağlık açısından oldukça önemli bir yöntem. Dr. Mehmet Yavuz konuyla ilgili şu bilgileri verdi: Müzikle Tedavi Nasıl Uygulanır? Roma, eski Yunan ve Çin’den günümüze gelen müzikle tedavi, günümüzde Reem Nöroloji merkezi uzmanlarınca uygulanıyor. Müzikle tedavi uygulamasının öncülerinden Dr. Mehmet Yavuz, müzikle tedavi yönteminin yetişkinlerin yanı sıra çocukların ruhsal sağlıkları açısından ...

Kitap Okuma Alışkanlığı

Resim
Kitap Okuma Alışkanlığı... Ne tür kitaplardan hoşlandığınızı keşfetmek bu işin temeli. Bir kitapçıya veya kütüphaneye giderek kitapların sayfalarını karıştırıp, hangi tür kitapların size hitap ettiğini öğrenin. Kurgu romanlar, biyografiler, eğitici kitaplar ve düşünce metinlerini inceleyerek ne sevdiğinizi keşfedin.   Kitap okumak için zaman yaratın. Tıpkı popüler bir diziyi izlemek için televizyonun karşısına geçtiğiniz gibi, belirlediğiniz bir zamanda kitabınızı elinize alın ve kendinize rahat bir köşe bulun. Telefon ve televizyon gibi dikkat dağıtıcı unsurların sesini kısın. Ailenizin diğer bireyleriyle birlikte kitap okuyun ve okuduklarınızı tartışın. Bu yöntem özellikle çocuklarına okuma alışkanlığı kazandırmak isteyen aileler için oldukça faydalı. Ailece kitap okumak ve okunanlar üzerine konuşmak kültür seviyenizi yükselttiği gibi, empati yeteneğinizi de geliştirecek. Kendinizi kısıtlamayın. Birtakım önyargılara kapılıp sevmediğiniz halde Nobel ödüllü bir yazarın kitabını oku...

DepresyonTedavisi

Resim
DepresyonTedavisinde Davranışsal Aktivasyon Kullanımı Depresyonun en önemli semptomları arasında isteksizlik ve yeterince aktif olmama bulunur. Depresyondaki insanların daha az hareket ettiği ve bu hareketsizliğin depresyonu ilerlettiği bilinen bir gerçektir. Fakat hayatta yeni projelere ve yeni işlere atılmak insanlara pozitif bir mod ve yeni fırsatlar sağlamaktadır. Yani depresyondaki insanların hareketsizliği ve yeni işlere atılmaması zaten var olan depresyonu iyice arttırır ve bu bir kısır döngü halini alır. İnsanlar depresyonda oldukça hareketsizlikleri artar ve bu sebeple hareketliliğin getirdiği fırsatlar azalır, fırsatlar azaldıkça mutsuzluk daha da artar ve bu kısır döngü sürer gider. Bu kısır döngüden kurtulmanın yolu Davranışsal Aktivasyondur. Davranışlarımız ile Hissettiklerimizin İlişkisi Hareketlerimiz ve duygularımız arasında önemli bir ilişki olduğu uzun zamandır bilinmektedir. İyi hisseden insanların daha girişken, daha neşeli ve daha maceracı olduğu bilinmektedir. Bu ...