Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Online Terapi Nedir?

Resim
Online Terapi Nedir? Online Terapi Öncesi Bilinmesi Gerekenler 1980’lerden itibaren teknoloji ve internet kullanımının tüm dünyada yaygınlaşması bazı hayat pratiklerinin de değişmesine ve dönüşmesine neden oldu. Birçok hizmete internet üzerinden erişilmesi hem sadece yaşadığımız yerdeki imkanlarla sınırlı kalmamamızı hem de zaman kaybetmememizi sağladı. 2020 yılının başından itibaren tüm dünyada yaşanan pandemi dolayısıyla da internet üzerinden kullanılabilen her hizmet hayati bir önem taşımaya başladı.  Peki bu bağlamda düşündüğümüzde online terapi hizmetini nasıl değerlendirebiliriz? Neden online psikoterapi hizmetine ihtiyaç duyarız?  Online psikoterapinin avantajları ve dezavantajları neler olabilir ve yüz yüze psikoterapi kadar fayda sağlayabilir miyiz? Online Terapi Nedir? Online terapi, terapist ve danışanın farklı sebeplerle yüz yüze görüşmeleri yürütemediği durumlarda internet üzerinden psikoterapi hizmetinin sağlanmasıdır. 1986 yılında Cornell Üniversitesi’nde kurula...

Bazı insanlar neden kötü? Hep mi kötülerdi

Resim
Kişilik psikolojisi kötülüğü nasıl açıklıyor? Bazı insanlar neden kötü? Hep mi kötülerdi? Bazı insanlar neden bencil ve kötü karakterlidir, başkalarına acı çektirmekten hoşlanır? İnsan beyninin en karanlık köşelerini inceliyoruz  Diyelim ki zararsız böcekleri kahve öğütme makinasına atıyorsunuz; bu iş hoşunuza gider miydi? Ya da sokaktan geçen herhangi bir insanı sağır edici bir sesle korkutmak? Bunlar Delroy Paulhus’ın içimizdeki “kötü insanları” anlamak için yaptığı deneylerden bazıları. Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nde psikoloji profesörü Paulhus bazı insanların neden başkalarına acı çektirmekten hoşlandığı sorusuna cevap arıyor. Bu tür insanlar ise sadece psikopatlar ve katiller değil; okuldaki zorbalardan internet trollerine, hatta politikacı ve polis gibi toplumun üst kesimine mensup kişiler bile bu kategoriye girebiliyor. Paulhus, bu insanlar hakkında hemen yargıya varmanın kolay olduğunu söylüyor. “Tanıştığımız insanlar hakkında melek ve şeytan kalıbını kullanm...

Karantina Günlerinde Psikoloji.

Resim
Covid-19 ile mücadele içerisinde olduğumuz bugünlerde bütün toplumların deneyimlediği bir durum var; “karantina altında olmak” ve karantinada olmanın sonucu olarak “fiziksel izolasyon”. Yapılan araştırmalara göre karantinanın psikolojimiz üzerinde negatif etkileri var. Yoğun kaygı, kızgınlık, öfke gibi duygular veya beklenmedik, gerçek dışı düşünceler bunlara örnek olabilir. Öncelikli olarak bu gibi olağan dışı durumlarda bu tepkilerin normal olduğunu hatırlamakta fayda var. Sonrasında ise dengeli bir halde bu süreci yürütebilmek adına stres faktörlerini ve destekleyici kaynaklarımızı tanımamız yardımcı olacaktır. Peki ne oluyor da duygularımız ve düşüncelerimiz karantina sürecinde bizi zorlar hale geliyor? Bu süreç içerisinde farkında olduğumuz veya olmadığımız stres faktörleri olduğu söylenebilir: Karantinanın süresi (uzun/kısa) Bulaş korkusu (kendisine/yakınına) Can sıkıntısı (hapsedilmişlik hissi/rutinlerin bozulması/fiziksel mesafe) Temel ihtiyaçların karşılanmasındaki yetersizlik...

Psikoterapi Nedir?

Resim
Psikoterapi nedir? dendiğinde birçok kişinin aklında bir divana uzanıp, çocukluğunuzu anlattığınız ya da terapistin size akıl verdiği bir resim canlanmaktadır. Peki gerçekte psikoterapi nedir, ne değildir? Psikoterapi, gerekli eğitimleri almış bir uzman eşliğinde duygularınızı, düşüncelerinizi, kendiniz ve diğerleriyle ilgili inançlarınızı, kişisel yaşantılarınızı güvenli bir biçimde keşfetme sürecidir. Bir profesyonel ile yapılan konuşma tedavisidir. Psikoterapi size, yaşadığınız zorluklar ya da sıkıntılarla ilgili içgörü kazandırmayı, düşünce ve davranışlarınızda değişiklikler meydana getirmek için motivazsyonunuzu arttırmayı ve bu değişiklikler için uygun yollar bulmanıza yardımcı olmayı amaçlar. Psikoterapiyi arkadaş ile dertleşmekten ayıran özellikler nelerdir? Terapist ile danışan arasındaki ilişki, profesyonel, danışan odaklı, etik kurallara bağılı ve tedavi edici bir ilişkidir. Terapist, sizi eleştirmez, yorum yapmaz, öğüt vermez. Sizin kendi özelliklerinizin farkına varmanıza ...

Geçirdiğiniz çocukluk yaşlılığınızı belirliyor

Resim
Geçirdiğiniz çocukluk gelecekteki yaşlılığınızı belirliyor. Bana çocukluğunu anlat, sana nasıl bir yaşlı olacağını söyleyeyim! Yaşamın her döneminin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, bireyin yaşlanırken her dönemden yaralar alarak büyüdüğüne dikkat çekiyor. Uzmanlara göre nasıl yaşlanacağımızı, yaşlandığımızda kim olacağımızı ve nasıl hissedeceğimizi çocukluk, gençlik ve yetişkinlik döneminde yaşadıklarımız belirliyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog İnci Birincioğlu, hayatın önemli dönemlerinden biri olan yaşlılık dönemindeki psikolojik değişimleri anlattı. 65’TEN SONRA YAŞLILIK BAŞLIYOR Uzman Klinik Psikolog İnci Birincioğlu, “Psikoloji tarihine baktığımızda; insanın kimlik ve kişilik kavramlarının gelişimi ya da dönüşümü üzerine birçok kuram oluşturulduğunu görürüz. Bu kuramlar insanın doğumundan itibaren fiziksel olarak olgunlaşmasına paralel olarak, psikolojik ve sosyolojik anlamda da bir takım değişim süreçleri...

Daha çok gülümsemeniz için sebebler

Resim
Gülmenin herkese yakıştığı bilinir, peki hakkında pek de bilinmeyen gerçekler nedir? KADINLAR ERKEKLERDEN DAHA FAZLA GÜLÜMSER Genellikle kadınlar erkeklerden daha fazla gülümsüyor. Ancak aynı iş yerinde çalışan erkeklerin de kadınlar kadar gülümsediği tespit edildi. Nedeni de aynı sosyal rollere sahip olan erkeklerin kadınlardan etkilenmesi… Ayrıca erkek çocuklar kız çocuklara göre daha az gülümsüyor ama daha fazla göz kontağı kuruyorlar. GÜLÜMSEMEK MAKYAJDAN DAHA ÇEKİCİDİR Yapılan bir araştırmaya göre erkeklerin %69'u kadınların gülümsemelerini makyajlı olmalarından çok daha çekici buluyor. HER YENİ DOĞMUŞ BEBEK GÜLÜMSEYEBİLME YETENEĞİNE SAHİPTİR Yeni doğmuş bebekler birçok davranış ve sesi etraflarına bakarak öğreniyorlar. Ancak bilim adamları yeni doğmuş bir bebeğin doğuştan gülümseyebilme yeteneğine sahip olduğuna inanıyor. KENDİNİZİ GÜLÜMSEMEYE ZORLAMAK PSİKOLOJİNİZİ DÜZELTİR Psikologlar kendinizi gülümsemeye zorlamanın depresif ruh halinden çıkılmasında yardımcı olduğunu söyl...

Sürekli Yorgun Hissetmek

Resim
Sürekli hale gelen ya da tekrarlayan yorgunlukları lütfen dikkate alın. Özellikle, dinlenme halinde bile devam eden yorgunluklarınızın nedenini mutlaka araştırın. Yorgunluk yaşam kalitesini düşüren, yakaladığı herkesi keyifsiz, mutsuz eden, yaygın bir sorun. Fazla uzarsa iş verimini de düşürebiliyor. Psikolojik kökenli olanı da var, fiziksel kaynaklı olanı da. Psikolojik yorgunluk, bütün dinamizmini, enerjisini yitirmiş, bedbin ve bezgin “parmağının ucunu bile kıpırdatmak” istemeyen, “isteksiz, umutsuz, içi boşalmış, hatta pili bitmiş, uykuya eğilimli” birini anlatır. Fiziksel yorgunluk ise kol ve bacaklarda ağırlık, bedende izahı zor bir tükenmişlik, hatta ağrılarla kendini hissettirir. Rahatsızlık veren bu his hemen “kötü bir durum” olarak algılanmamalı, “yolunda gitmeyen, uygun olmayan, koşulları zorlayan bir bozukluğa veya saldırıya karşı organizmayı uyarmaya çalışan bir tür alarm işareti” gibi düşünülmelidir. Yoğun fiziksel aktiviteler sonrası yorgunluk belirtilerinin ortaya çıkma...

Kalabalıkta bulunmak istemiyorsanız…

Resim
Evden çıkmakta zorlanıyor, kalabalık ortamlarda bulunmak istemiyor, tünele girmekte, sinema veya tiyatroya gitmekte hatta kapalı otoparklarda bulunmaktan ve asansör, uçak, otobüse binmekten korkuyorsanız agorafobi olabilirsiniz! Uzmanlar bu durumun kişilerde kontrol kaybı, kalp krizi ve ölüm gibi düşüncelere sebep olduğuna dikkat çekiyor. Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi’nden Uzm. Klinik Psikolog Serkan Elçi, agorafobi hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. “Çoğu insan bazı şeylere karşı korku yaşamaktadır. Bunlar; doğaüstü varlıklar, hayvanlar veya evde yalnız kalmak gibi şeyler olabilir. Agorafobi ise kelime anlamı olarak alan korkusu anlamına gelmektedir” diyen Serkan Elçi, “Bu korku, kişinin bir alana sıkışmış hissi yarattığı, utanılacak bir duruma düşecekmiş gibi düşündüğü, panikleyip, bulunduğu ortamdan çıkamayıp, kaçamayacakmış gibi gelen bir anksiyete bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Kontrolü kaybedip delirecekmiş gibi, kalp krizi geçirecek hatta ölecekmiş gibi...

İçe dönük olmak nedir?

Resim
Neden bazı insanlar yanlarında başkalarını ister, macerayı severken bazıları da yalnız kalmaktan hoşlanır? Her şey beynimizin ödül algısıyla ilgili. Cumartesi gecesini kalabalık bir barda mı yoksa evinizde battaniyeye sarılmış, iyi bir kitaba gömülmüş olarak mı geçirmek istersiniz? Büyük bir arkadaş grubuyla maceralı bir spor tatilinden mi, yoksa bir-iki arkadaşınızla sakin bir tatilden mi zevk alırsınız? Bu sorulara yanıtınız çok net olabilir ya da iki ucu değil de ortalarda bir yeri tercih ediyor olabilirsiniz. İşte bu duygularımızın kaynağı, beynimizin ödüllere verdiği tepkilerle ilgili. Hepimiz dışa dönüklük ve içe dönüklük arasındaki spektrumda bir yerdeyiz; farklı koşullarda birine ya da diğerine daha yakın olabiliriz. 20. yüzyıl başlarında psikolog Carl Jung’un popüler hale getirdiği bir terim olan dışa dönüklük ya gerçekten daha yaygın olduğu için ya da daha çok ses çıkardıkları için dünyada hakim olan taraf gibi görünüyor. Peki insanı dışa dönük yapan nedir? Bugün ...

Belki de Sorun Özgüven Eksikliğidir

Resim
Kişinin yaşamında önem taşıyan kavramlardan biri de öz güven. Kendini rahatça ifade etmekten sosyalleşmeye, benliğine anlam katmaya dek birçok konuda kişive vardımcı olan öz güvenin temelleri çocukluk çağında atıldığından, bu konuda anne - babalara önemli görevler düşüyor Çocukluk günlerine, okul yıllarına, sosyal ortamlarınıza ya da iş hayatınıza dair hatırladığınız kişileri durup düşünün... Kimler aklınızda kaldı? Yakın arkadaşlarınız dışında çok sessiz ya da kendine güveniyle dikkat çekenler mi geliyor aklınıza? O halde öz güvenin öne çıkan bir özellik olduğunu söylersek yanlış olmaz. Öz güveni "Kişinin kendi değerine yönelik global değerlendirmesi, benlik kavramının bir yönü..." olarak tanımlayan , konuyla ilgili sorularımızı yanıtlamadan önce, öz güvenin yaşamdaki rolünü şöyle açıklıyor: "Öz güven, hayatın tümüne etki ediyor. Bir ortamda rahatça kendini anlatabilmek, fikir belirtmek gibi süreçlerde doğrudan önem taşıyor. Dolayısıyla, kendini ortaya koymak ya da gizl...

Kişilerarası İletişim Problemleri

Resim
Kişilerarası ilişkilerde yaşanan güçlükler, bugün tek başına bir tanı kategorisi olmamakla birlikte çeşitli psikopatolojiler açısından önemli bir yatkınlık faktörü ve kişinin genel iyilik halini olumsuz yönde etkileme potansiyeline sahip bir olgudur. Söz gelimi, günümüz psikoterapi yaklaşımlarının önemli bir bölümü, depresyonun kişilerarası ilişki zemininde oluştuğunu ve ilişki düzeldikçe depresyonun da düzeleceğini öngörür. Bunlara göre, kişinin sosyal bağları, bunların kalitesi kişinin sosyal uyumunda ve depresyona yatkın olmasında temel rol oynar. Depresyonun yanı sıra, kişinin uyumu üzerinde bozucu etkiye sahip pek çok duygusal ve psikolojik sorun da kişilerarası alanda kendini gösterir. Kişinin yerleşik ilişki kurma örüntüleri, kişinin kendine ve diğerlerine ilişkin olumsuz algılarının değişmesine olanak vermediği için bu alandaki sorunların kronikleşmesine neden olabilir. Bu nedenle kişinin kendisi ve çevresiyle huzur  ve doyum verici ilişkiler kurmasının güçleşme...

Bibliyoterapi: Okuma ile İyi Oluş

Resim
Yazınsal kaynaklar çoğu zaman psikolojik iyi oluşu başlatır ve bu psikolojik iyi oluşun devamlılığını destekler. Kitaplar bunu kişilere farklı bakış açıları sunarak, kişinin hayat öyküsü ile kitaptaki olay örgüsünün benzerliklerini ve farklılarını göz önüne sererek ve aynı zamanda insanların hayatta karşılaştıkları sorunlara değişik çözüm önerilerinde bulunarak yaparlar. Kitapların, insanların bu ruhsal iyileşme sürecini desteklediğinin fark edilmesiyle birlikte çeşitli yazınsal kaynakların kullanıldığı alternatif bir terapi çeşidi olan bibliyoterapi ortaya çıkmıştır. Bibliyoterapi uzun yıllardır kullanılan yaygın bir terapi modelidir ve pek çok farklı şekilde tanımlanmıştır. Cohen(1994) bibliyoterapiyi bir terapistin rehberliği ya da müdahalesi ile literatür kaynaklarının terapatik amaçlı olarak kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Russell ve Shraches (1950) ise  bibliyoterapiyi bireyin kişiliğini değerlendirmede, uyumunu sağlamada ve olgunlaşmasında kullanılabilen, b...

Müzik Terapisi

Resim
Müzik Terapisi Tarihin ilk dönemlerinde şamanlarla başlayan müziğin terapötik kullanımı Antik ve Ortaçağ’da Batı medeniyetinde de etkisini göstermiştir. İslam medeniyetinde sufilerin ilgi gösterdiği müziğin iyileştirici gücü Osmanlı ve Selçuklu döneminde devam etmiştir. XX. yüzyıla gelindiğinde II. Dünya Savaşı’ndan yaralı çıkmış askerlerin kaldığı hastahanelerde müzik kullanımının başlamasının sonrasında bu uzmanlık dalının farkına varılmış ve 1960’lı yıllarda müzik ile tedavi uzmanlarının arttırılmasına ve kapsayıcı bir eğitim almalarına yönelik çalışmalar başlatılmıştır. Böylelikle müzik terapi sistematik olarak uygulanan bir disiplin haline gelmiştir.  Dünya Müzik Terapisi Federasyonu (WFMT) müzik terapiyi şu şekilde tanımlamaktadır: Müzik terapisi, bir müzik terapistinin bir danışan (client) veya grupla, onların fiziksel, duygusal, zihinsel, sosyal ve kognitif ihtiyaçlarına karşılık verebilmek adına iletişim, diyalog, öğrenim, mobilizasyon, ifade, organizasyon   ve b...

Uyku Düzeni

Resim
Uyku Düzenini Sağlamak İçin Neler Yapılmalı? Uzun bir süreyi evde geçirdiğimiz bu dönemde yeni bir hayat şekline girdik. Bu nedenle alışkanlık ve ihtiyaçlarımız da yeniden şekillendi. Örneğin uyku alışkanlığın işini, eğitimini gibi pek çok ihtiyacını evde gerçekleştirdiğin için düzensizleşmiş olabilir. Bir türlü uyuyamıyor, uyansan da normal sınırı aşıyor veya gündüzleri uyuyup geceleri uyuyor olabilirsin. Ancak hem bu süreçte bağışıklık sisteminin zayıflamaması hem de psikolojik olarak yorulmaman için bir uyku düzenine ihtiyacın olacak. Bu düzeni sağlaman ve günü daha verimli geçirmen için sana önerilerim  var. Uyku Düzeni Neden Bozulur? Günlük hayattaki yaşam koşullarına göre bir uyku düzenine sahip olmak zorunda kalabilirsin. İşe, eğitime, kendine ayırdığın süreçleri düşündüğünde hepsine yeterli gelecek enerjiye de sahip olmak için belirli saatlerde uyuma ihtiyacı hissedersin. Bedenin de bu sürece bağlı olarak bir uyku düzeni geliştirir. Ancak uzun yolculuklar, yeni bir iş düzen...